25 Kasım kadına yönelik şiddete
karşı uluslararası mücadele günü olarak anılıyor. Her gün ölürken 25 Kasım günü
dertlerimizde ortaklaşıyoruz. Belki bu da
bir çığlıktır sesimizi duyurabilmek için. Ama sesimizi kime duyurmak istiyoruz,
yine bir erkek aklına mı, yoksa kendi örgütlü alanlarımızı oluşturmak için
eylem gününde miyiz? Umarım ki bu kadere isyan günüdür. Yaşananları yaşamamak
için örgütleme gününe dönüşür. Televizyona, gazeteye, ya da sosyal medyaya
bakmaya korkar olduk. Her gün kadın cinayetleri artarak devam etmektedir. Kadın
bilinci ve örgütlü alanları gelişmediği müddetçe bu cinayetler çoğalarak devam
edecektir. Aslında kadın gündemleri yok değil, var ama nasıl? Ölen kadına yas
tutmak üzerinden. Kadınlar kendi kaderlerine razı oluyor. Şiddet kanıksanıyor. Başkalarının
acılarını gördükçe kendi haline şükreden kadınlar yaratılıyor.
Kadın siyasal kişiliğini
oluşturmadığı için başkasında medet arıyor. Devlet ya da hükümetten medet
umuyor, devlete dayanıyor, devlet
kapısına dayanmış kaç kadın, soruna çözüm buldu. Kendisine yaşam alanı yarattı?
Ölümlerin çoğu devlet gözetiminde olan kadınlarda yaşanıyor. Devlet korumuyor,
tam tersine öldürüyor. Toplum içinde ahlak ve kültür değerleri zayıfladığı için
kadın hukuk kapısına dayanıyor, hukuk da parası olana yarıyor. Parasız ve çaresiz
kadın kendine sığınma ortamlarını bulamadığı için her seferinde katillinden
medet umuyor. Bu ya devlet oluyor, ya da sahibi olan erkek. Kendisi olmadığı
için bir ötekinin tasarufundadır.
Yoksulluk her geçen gün diz boyu
artıyor. Bunda en fazla kadınlar etkileniyor. Aile kavgalarının çoğu geçim
derdi üzerine gelişiyor. Aile ortamları da her geçen gün dağılmakla yüz yüze
kaldı. Evlilikten daha çok boşanma yüzdeliklerinde artış gözetilirken çocuk
katliamları, cinayetleri, tecavüzeleri buna
parelel gelişiyor.
16 yıldır AKP hükümetinde kadın
cinayetlerinin artması kadını kapsayacak iyileştirme politikası olmayışındadır.
Kadınlar seçim süreçlerinde hatırlanıp ancak bu dönemde hitap ediliyor. O da AKP’nin
seçmen kitlesinde, kadın oyları önemli bir yer edindiği içindir. Önemsendiği
için değil. AKP’nin kadını ne kadar önemsediğini en iyi kadın cinayetlerinin
veri tabanında görebiliriz.
2011’de 121 kadın katliamı,
2015’de 303,
2016’de-338,
2017’de 409,
2018 Eylül ayına kadar 328 -bunlar
resmi veriler- bununla birlikte günlük şiddet hesaplanmayacak düzeyde her geçen
gün artmaktadır. Tv gündemleri karı koca kavga gündemlerine dönmüş. AKP’nin
kadına bakışı, karı kocayı ekonomik kırizlerle didiştirip oturup izlemesidir.
Demokratik kadın kuruluşlarını
kapattı. Kadın aklının gelişmesinde, kadın muhalefetinin oluşmasına müsaade
etmedi. Siyasal tutsakların büyük bölümü
kadın tutsaklardır. Kadın aktivislerin sayıları her geçen gün zindanlarda artış
gösteriyor. Savaş dursun diyen, yaşlı analarımız şimdi zindanlarda. Suçları
savaş dursun diye barış için beyaz puşilerini açmaktı.
Kadına karşı şiddeti tartışacaksak
öncelikle kadının devlet ve hükümetlerin siyasetlerini bilmesi gerekiyor.
Sorunu kökünde çözmeyince kadın devlet kapısında da sığınma oluyor. Türkiye’de seçmen olmak dışında (oda
seçimlerde oy avcılığı içindir) kadının yeri hala sarı öküzden sonra geliyor.
Bir kadın olarak kadın gündemlerini seyretmeye korkar oldum. 16 yıldır AKP
İktidarında kadın ölüm haberleri dışında kadına sunulan ne var. Turkiye-
cinsiyet eşitliğinde 144 ülke arasında 131 sırada yükseliyor. Yakında
birinciliği de elde eder. Kadın örgütlü olmadığı müddetçe ölümler kapısında hep
gezecektir.
Hükümetin gündemi toplumsal
alan değil. Savaş ha savaş. Savaşmak için dört çocuk doğur ana. İnsan da balığa
benzer ana, sen doğur bini ele, bini sele, bini göle olsun. Hama sen doğur.
Devletin onun üzerinde yatırımları var. Sen yatırım yapma ana, senin yerin
evladının yanı değil. Sen yanlızlığa mahkum. Sığınmasın ana sen doğur devlet
senin yerine düşünür. Bu politika üzerinden AKP kadına yaklaşıyor. Bu da kadın
politikası.
Ortadoğuda ve Kürdistanda
kadın hareketi adına yürütülen mücadele kürt kadını önemli bir aşamaya
getirmiştir. Siyasalllaşan kadın potansiyeli var. Devletin en yoğun tepkisi
özde bunadır. Uyanan kadının önüne geçmek için kadın örgütlendiği siyasal
alanlarını kapatıyor. Kadını zindanlara hapis ediyor. Ya kocaya mahkum olacak
ya zindanlara anlayışı ile AKP’nin kadın kırım politikası her geçen gün
artıyor.
Verilen kanun tasarılarında da
kadının yeri yok. Siyasallaşan kadınlar bugün zindanlarda. Bir araştırmada 16
yıllık AKP hükümetinin zindanlardaki kadın sayısının artışını vermeli. 16 yıldır kaç kadın tutuklandı. bunların kaçı siyasal, kaçı adli tutukludur.
Bu yıllarda kadında suç düzeyi niye artış gösterdi. Bunda iktidarın kadın
politikası belirleyici midir? Bunlar sorulup tartışılmalı kadın
platformlarında. Kadın gündemi denince AKP- MHP iktidarı hadımlığı gündeme
atıyor. Hamurabi yasaları ile sorunu çözmeye çalışıyor. Sorun toplumsal
sorundur. O erkeği yetiştiren devlettir.
Hortlatılmış erkeklik devlet elinde savaşa hazırlanıyor. Tek devlet, tek
millet, tek bayrak, tek erkekli sistemi oluşturdu. Teklikler eşitliklere
tahammül edemez. Tekleşen erkek kendini
güç olarak gördüğü için kadına saldırıyı kendine hak görüyor. AKP sınırsız
erkek iktidar alanıdır.
Türkiye’de toplumsal değerler
gün geçtikçe zayıflıyor. Doğanın en
mühteşem iki canlısı kadın ve erkek birbirine düşüyor. Yuvalar dağılıyor.
Toplumun ölçü değerlerini kadın belirlerken, Türkiye’de her geçen gün fuhuşta
artış, uyuşturucudaki kadın sayısının artışı ahlaki toplumun çöküşünü
gösteriyor. Kadın her alanda ölüyor. Aile bakanı (o da bir kadın) tecavüze uğrayan kadına ‘’bir kerede bir şey
olmaz’’ diyor, gelde şaşma.
AKP Kadın gündemleri, ölüm,
tecavüz yoksulluk olmuş. Kadın sorununa çözüm üzerinde tartışmaları yok.
Kadının suni gündemleri moda, sanat dizi, evlilik, yemek programları ve aile
çocuk tartışmaları ile sınırlı.
Günde kaç kadın yarını
bilemediği için fala bakar. Kaderci bir yaklaşım ama kadınlar yarınlarını
göremedikleri için kaderlerini başka şeylerde arıyorlar. Ama kendi elleri ile
kurmuyorlar.
Şiddete karşı örgütleneceksek
öncelikle kanıksadığımız şeylere öfkenlenmesini bilmemiz gerekiyor. Devlette
kadının yeri yoksa o hükümete oy çoğaltmayalım. Koca dayağını normal görüp
susmayalım. Her kadın kendisi kadar komşusu olan kadını da gözetmeli zor anında
onun yanında durabilmelidir. Kadına karşı şiddet günü, bir günlük sembolik bir
gün olmamalı, kadına karşı şiddet örgütlenmesi hayatın her alanında her zaman
örgütlü olduğunda kadın bu sistemi kırar. Örgütsüz kadın yanlızlığında ölen
kadındır. Ölmeden özgür yaşamak için kadın bilinci su ve ekmek kadar kadına
yaşam alanı yaratır.
Zin Maraş
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html